Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

Bekleme Odasında Bir Ömür: Türkiye’de Kronik İşsizlik Gerçeği

Bekleme Odasında Bir Ömür: Türkiye’de Kronik İşsizlik Gerçeği  

                                                            Yazar: Şennur Ergin  

   

   

Türkiye'de geçmişten bugüne değişmeyen bir durum varki o da  milyonlarca birey, mezun oldukları veya eğitim aldıkları alanlarda istihdam edilmeyi bekleyerek yıllarını geçiriyor. İşsizlik, yalnızca ekonomik değil; toplumsal statü, psikolojik denge ve aile içi roller açısından da yıkıcı bir etkiye sahip( Adak, N. 2010: 106).  

Sosyolojik olarak bu durum, üretim ilişkilerinden kopmuş bireylerin topluma aidiyet hissetmemesine; aile danışmanlığı perspektifinden ise, ev içi rollerin bozulmasına ve kişisel kırılmalara yol açıyor( Adak, N. 2010: 107).   

İşsiz birey, yalnız kalmıyor. Onunla birlikte ailesi, geleceği ve çoğu zaman bir toplum da beklemeye alınıyor.  

Sorun ne oluyor peki: Kronikleşen İşsizlik ve Toplumsal Yorgunluk  

Yapısal Sorunlar Merceği  

   

Türkiye’de özellikle genç ve üniversite mezunu bireyler, iş gücü piyasasında sistematik bir dışlanma yaşıyor.  

Eğitimin niteliksizliği , özel sektörün beklentileriyle uyuşmayan müfredatlar ve kamu istihdamının daralması nedeniyle bireyler uzun süre işsiz kalıyor( Adak, N. 2010:108).  

Dünyadaki ve Türkiyede ki gençlerin “NEET” (ne eğitimde ne istihdamda) oranı, Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça yüksek olduğu görülüyor. Bu durum bireylerin benliklerini pasif, umutsuz ve edilgen hale getirebiliyor.  Zamanla bu bekleme hâli bir yaşam biçimine dönüşüyor( Karabıyık, İ. 2009:187).  

   

Bu Da Aile İçindeki Psikolojik Yansımalara Sebep Oluyor:  

   

Aileler, işsiz bireyi baskılayan ya da suçlayan tutumlar sergileyebiliyor.  

Gençler kendilerini ailesine karşı borçlu, toplum karşısında ise “başarısız” hissediyor.  

Bu da depresyon, öfke patlamaları ve sosyal içe kapanma gibi sonuçlara yol açıyor( Karabıyık, İ. 2009:188).  

   

Çözüm Ne Hocam Derseniz: Bekleyeni Değil, Sistemi Onarmak  

A)Sosyolojik Yaklaşımlar  

Eğitim-istihdam uyumunu güçlendiren politikalar: Mesleki yönlendirme, iş başı eğitim programları, sektör-üniversite iş birlikleri yaygınlaştırılmalı.  

Kalkınma merkezli yerel istihdam modelleri: Özellikle gençlerin kırsal ve küçük kentlerde üretime katılması teşvik edilmeli.  

Uzun vadeli istihdam stratejileri: Geçici istihdam çözümleri yerine kalıcı, güvenceli iş modelleri geliştirilmeli( Yanbaşlı , E. 2014:57).  

   

B)Aile Danışmanı Perspektifi  

Aile içinde işsizliğin bir kişisel yetersizlik değil, yapısal bir sorun olduğu anlatılmalı.  

İşsiz bireye karşı destekleyici ve anlayışlı bir iletişim dili benimsenmeli.  

Psikolojik destek hizmetlerine erişim artırılmalı; özellikle genç bireyler için duygusal dayanıklılığı güçlendiren programlar yaygınlaştırılmalı( Yanbaşlı , E. 2014:58).  

   

Sonuç Olarak Da…  

   

Yıllarca bekleme odasında geçen bir ömür, yalnızca bireyin dünyasında değil; tüm toplumun kaybı olarak bakılır. İşsizliği çözmek sadece yeni işler yaratmakla değil; bireyin emeğini, hayalini ve varlığını görebilen bir sistem inşa etmekle mümkün olacaktır.  

Sosyologlar olarak yapıyı anlamaya, aile danışmanları olarak bireyi desteklemeye devam etmeliyiz( Kavak, Y. 1997:25).  

 

KAYNAKÇA  

 

Adak, N. (2010 ) , Sosyal Bi̇r Problem Olarak İşsi̇zli̇k Ve Sonuçlar, Toplum ve Sosyal Hizmet,  Cilt 21, Sayı 2,  

Karabıyık, İ. (2009), Türkiye de İşsizliği Doğuran Nedenler ve İşsizliğin Yapısı,  

Aksaray Üniversitesi İİBF Dergisi, Temmuz , Cilt: 1, Sayı: 2  

Yanbaşlı E. (2014), Türki̇ye’de Genç İşsi̇zli̇ği ̇ Sorunu Ve İşsi̇zli̇kle Mücadelede Uygulanan Ekonomi̇ Poli̇ti̇kalarinin , Adnan Menderes Üni̇versi̇te Sosyal Bi̇li̇mler Ensti̇tüsü İkti̇sat Anabi̇lim Dalı,   s( 1-159)  

Kavak, Y. (1997 ),  Eğitim , İstihdam ve İşsizlik İlişkileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi , 13: 21-26  

Şennur Ergin

Bir sosyolog olarak, akademiden sokağa uzanan yolun nasıl örüldüğünü anlatmak; asıl malzemenin sokakta, hayatın içinde olduğunu göstermek istiyorum. Biz sosyologlar, toplumu en derin şekilde analiz edebilen, sorunlara çözüm önerileri sunabilen ve güçlü bir öngörü yetisine sahip insanlarız Simmel’ın dediği gibi, “gözler sosyolojik imalar taşır.”

Dergiler