“Çalışmak istedim, sistem uygun görmedi” diyen milyonlarca birey, aslında bu sistemin dönüşümü için bir işaret fişeğidir. İşsizlikle mücadele etmek, sadece istihdam yaratmak değil; bireyin çabasını anlamlı ve değerli kılacak insani ve adil bir toplumsal yapı inşa etmekle mümkündür.
Yıllarca bekleme odasında geçen bir ömür, yalnızca bireyin dünyasında değil; tüm toplumun kaybı olarak bakılır. İşsizliği çözmek sadece yeni işler yaratmakla değil; bireyin emeğini, hayalini ve varlığını görebilen bir sistem inşa etmekle mümkün olacaktır. Sosyologlar olarak yapıyı anlamaya, aile danışmanları olarak bireyi desteklemeye devam etmeliyiz.
Unutulmamalıdır ki, mesleği elinden alınan bir birey, yalnızca gelirini değil; kendisini, benliği, değerini kaybeder. Biz sosyologlara ve aile danışmanlarına düşen görev ise bu kaybı görünür kılmak ve o bireyin yeniden umutla bağ kurabileceği yolları açmaktır tekrar benliğini inşa edip eyleme geçmesi için disiplin ve planlar, projeler sunmaktır.